1 Temmuz 2008 Salı

Osmanlı dan günümüze süren farklılıklara yönelik katliamın adı: Madımak


RİZGARİ SORESGER
Osmanlı dan günümüze süren farklılıklara yönelik katliamın adı: Madımak
"Eğer Bir gün / Bir beyaz güvercin / Gelecekse ağzında bir mektupla / Ve silecekse gözlerimdeki hüznü / îsterim / Durmasın kanat çırpsın bana doğru / Birgün eğer bir tahliye kağıdı / Beni sana kavuşturacaksa / Gayri gelsin düşlenen günler / Ocakta kaynayan tencere / Beşikte bebek / tomurcuk tomurcuk / Filiz filiz hayat / Düşünsene ne güzel olurdu / Düşmansız yaşamak / Haydi boşver bunlara / Şimdi bunlar tatlı hayal / Eğer birgün sevgilim / Son verecekse hayatıma / Bir ses / isterim durmasın patlasın / Anlam bulacaksa kulaklarımda / Yalnız... / Düşerse kanımın bir damlası yere / Bilsinler ki / Orada kırmızı yediveren gülleri açacak / ve bülbüller ağıt yakacak ölüme / Korksunlar korksunlar artık / korksunlar alev çemberindeki akrep gibi / Çünkü ölümleri / Gül dikenlerinden olacak...(1)


İlimi sorarsan köyümdür Banaz

Yakılsın yıkılsın ol KANLI SİVAS

Bir ben ölmeyinen cihan yıkılmaz

Açılın zındanlar Pir'e gidelim





Kirli savaş sisteminin saklanamayan yüzü;Osmanlıdan günümüze devam etmektedir.Hem de tam da olması gereken yerden günümüzün Hızır paşaları dün ün hırsını almak ister gibi katliamlarına devam etmektedirler.Sivas bilinçli seçilmişdir. Bütün farklılıklarının karşıtlığının adı olan sistem her fırsatta bunu göstermekten,göz dagı vermekten geri durmamaktadır.Tarihsel bağlamda iki karşıtlığın da ifadesi anlamına da gelmekteydi.Geçmişten günümüze çok iyi bilinmekte ki Alevilik inancı ve kültürü kendisini şekillendirdiği alan "ezen-ezilenler" ikileminde ezilenlerin genel çoğul dünyasında kendisini bulmuştur.Osmanlı da bu durumun yok edilmesi için arşivleriyle belgeli olan büyük katliamlara varacak şekilde ezilenlerin bu ocağını yıkmaya, yok etmeye bunu fiziksel başaramadığı noktalarda dini alanda fetvalar vermek koşuluyla kendisinden kaçılan bir şeye dönüştürme çabaları olmuştur.Fakat aleviliği hiçbir şekilde ne olursa olsun katliamcıların, devşirmecilerin,hilekarların yanında ifadesini bulmasını becerememişlerdir,beceremeyecekler de,dünün Hızır paşası onun büyük temsilini kendi fiziğinde bulan Pir sultan Abdalı fiziksel olarak ortadan kaldırdığında ve ardından da korkuyu yaptıkları binlerce katliamlarıyla alevi kesiminin yüreğine bilincine taşıyacaklarını düşünmüşler ve her türlü saldırı ve yalan dolanı ardına koymamıştır.Pir sultan ın dediği gibi ferman senin se ey sultan dağlar bizimdir.şiarın da ifadesini bulan baskı sömürü ve ilhaklara karşı duruşlarını,özgürlükten-eşitlikten yana duruşlarının ifadesini devam ettirmişlerdir.Biz biliyoruz ki Bu tür kirli savaş iktidarı varlığını sürdürdüğü sürece "çaĞdaş Hızır paşalar" var olmaya devam edecek,şunu da onlar iyi bilmeliki kendi varlık nedenleri ortada olduğu sürece "Çagdaş Pir sultanlar"ezilenlerin onurlu bayrağını yükseltmeye devam edeceklerdir.yukarıdaki şiirde çok güzel özlü bir söz var " Korksunlar korksunlar artık / korksunlar alev çemberindeki akrep gibi / Çünkü ölümleri / Gül dikenlerinden olacak" Bu anlamda 2 Temmuz şehitlerini tüm içtenliğimizle saygıyla anıyor tüm şehitlerimiz gibi onların yürüyüşleri de bagımsızlık özgürlük ve eşitlikten yana mücadelemize ışık tutmaya devam ediyorlar ....



KATLiAMDA HAYATINI KAYBEDENLER...

ASAF KOCAK ( 35) -Karikatürist

ASIM BEZiRCi (66)- 1928'de demiryolu işçisi Hamdi Bey'le ev kadını Refika Hanım'ın tek çocuğu olarak dünyaya gelen Asım Bezirci,üniversite yıllarinda sosyalizmle tanışır. Türkiye Sosyalist Partisine girer. Bezirci, 67 yıllık yaşamına, bir insan ömrüne esit uzunlukta 70 kitap sığdırdı.

AHMET ÖZYURT (21)

BELKIZ CAKIR (18) - 1975 yılında Ankara doğumlu Belkız Cakır ,umutlu olarak girdiği '93 yılı Üniversite sınavlarında İIdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nü kazandığgını öğrenemedi..!

EDiBE SULARi (40)- Davut Sulari Baba'nıin en büyük çocuğuydu. Tarihi Seyyitlerden, Seyyit Mahmut Hayrani'nin torunlarindandı.Bassel'de yaşadığı halde Türkiye'de yapılan bütün Bektaşi Kültür etkinlikleri ve Ehli-beyt Cemleri`ne, konferanslarina katılmayı ihmal etmezdi..

ERDAL AYRANCI (35) - Sair erdal Ayranci,1978 ODTÜ girişli. 12 Eylül askeri fasist darbesi pek çok insan gibi Erdal Ayranci yi da etkiler. Erdal Ayrancı, 1980-1983 yılları arasında Mamak, Ankara Kapalı, Niğde, Bor-Niğde cezaevleri'nde yatar. "Hatçe". Mahpusluk günlerindeki ilk şiiri 2.7.1981 tarihinde Mamak'ta son şiirini 20.03.1983'te Topçam'da yazar. Erdal Ayrancının 29.05.1982 tarihinde Nigde cezaevi'nde yazdığı şiirde Hatice'yi, Zeynep'i ve Sivas'taki akrepleri anlatir.



CARINA CUANNA(23)-Hollanadali gazetecI

GÜLSÜN KARABABA ( 25)- Pir Sultan Abdal Kültür etkinliklerinde, Divriği Kültür Derneği adına katılan dört genç kızdan biri de Gülsün Karababa....

HURiYE ÖZKAN (22) - Başarılı bir öğrencilikten sonra, Deneme Lisesi'ni birincilikle bitirir. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne arkadaşı İnci Türk ile birlikte girer, birlikte bitirirler.

YESiM ÖZKAN (20)

MEMEKSE KAYA (17)

KORAY KAYA (12)-Yeşim Özkan, Yasemin, Asuman Sivri gibi Madımak'ta yakılan kardeşlerden.

MUHLiS AKARSU (45) -1948 yılında Sivas'ta doğdu. 1980'li yıllarda türkülerinden dolayı üç yıl cezaevinde yattı. Bektâşî ve Cem Cemaatlerinde yörenin Dede'lerden ve ozanlarından etkilendi. Akarsu, bağlamaya küçük yaşlarda başlar. Şiirler, deyişler ve nefesler kurarak yaşadığı toplumun kültürüne zenginlik kattı. 1960'lıi yıllarda dönemin etkili ozanları Ali İzzet, Mahzûnî Şerif, İIhsânî'lerin içerisinde yer aldı.

1980'li yılların başlarında Alevî Dedeleri'ni, çaldığı kısa kollu bağlamayı gündeme getiren halk müziğinin niteliğini yükselten Muhabbet Gurubu'nun (Arif Sağ, Muhlis Akarsu, Yavuz Top, Musa Eroğlu) oluşum fikri Akkarsu'dan çıkmıstır. Muhlis Akarsu, her yıl yapılan Hacı Bektaşi, Abdal Musa, Veli Baba, Pir Sultan vb. Alevî toplumunun kültürel etkinliklerine katılırdı. Akarsu `nun TRT repetuarlarında ellinin üstünde eseri vardır. Yüzden fazla 45'lik plak, 4 uzunçalar, 20 kadar ses kaseti bulunmaktadır.

MUHiBE AKARSU (35) - Muhlis Akarsu'nun Esi

ÖZLEM SAHiN (17) - NURCAN SAHiN (18) Amca çocukları...

MURAT GÜNDÜZ (22) Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi olan Murat, Pir Sultan Abdal Demeği'nin gençlik komisyonlarinda görev alıyordu..

SAiT METiN (23)Çankırı Meslek Yüksek Okulu mezunu.

SEHERGÜL ATES (30)1963 Ankara doğumlu olan Sehargül, Açık Öğretim Fakültesi öğrencisiydi...

UGUR KAYNAR (37)

SERPiL CANiK (19)1974 Ankara doğumlu olan Serpil Canik, Pir Sultan Abdal Semah Ekibi`nin en gençleri arasında yer alıyordu.

iNCi TÜRK (22)-1992 Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu olan Inci,. Altındağ Kültür Merkezi ile Pir Sultan Abdal Kültür Merkezi`nde tiyatro çalışmalari içerisinde yer alıyordu..

BEHCET AYSAN ( 44) Toplumsal gerçekleri kırık ve duygulu bir tonla okuyucusuna ulaştıran Behçet Aysan, 1946 yılında Ankara'da dogdu. 1979'dan bu yana cesitli dergilerde siirleri yayinlanan Aysan'in siir kitaplarindan "Sesler ve Kuller" "Nadir Nadi" ödülü, "Karsi Gece" ve "Eylul" Ceyhun Atif Kansu Siir ödülü, "Deniz Feneri" Abdi Ipekci Dostluk ve Baris ödülü'nü aldı. Behçet Aysan, yaşamı boyunca katıldığı demokrasi mücadelesinin güçlüklerini bilinçle göğüsleyen bir şairdi. Yaşamının son döneminde Nükleer Savaşın önlenmesi için Hekimler Demeği'nde (NÜSHED) Yönetim Kurulu üyeliği yapan Aysan, Ankara Tabip Odası ilc Genel Sağlık - Iş Sendikası üyesiydi. Ayrica Edebiyatçılar Demegi'nin kuruluşuna da katılarak Genel Yönetim Kurulu'nda yer aldı.

HANDAN METiN (20) 1973 Divriği doğumlu, 1992 yılında, ODTÜ Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü'ne girer..!

HASRET GÜLTEKiN (26) 1 Mayis 1971 yılında Sivas'ta dogdu. Alti yasinda saz calmaya basladı. 11-12 sahnede saz calan kucuk bir oznadı artik. Kadıkoy Anadolu Lisesi mezunu sanatci, 1980'li yillardan itibaren muzikle kendi uslubuyla agirlikli olarak yer aldı. Arif Sag, Muhlis Akarsu, Yavuz Top ve Musa Eroglu'na olan hayranlığıni gizlemiyor ve baglamasini onlar kadar ustaca kullaniyordu. "Nevroz" isimli Kürtce bir kasette yapti. Kürtce ezgileri enstrümantal olarak yorumlayan ender sanatcilardan biridir. Bu kasette 3 telli sazla gelistirilmis "celpe" ismini verdiği yeni bir yöntem gelistirmisti.

MUAMMER CiCEK (26)1967 yılında Tokat'ın Zile ilçesinde doğdu.1992 yılında Gazi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Çehir ve Bölge Planlama Bölümünü bitirerek Şehir Planlamacısı olarak görev aldı.



MEHMET ATAY (25)1968 baharında, Divriği'nin gönderen Köyünde dünyaya gelen Mehmet Atay,üniversite yıllarından itibaren fotoğraf sanatına büyük bir tutkuyla bağlanır. Yaşamını, çektiği fotoğraf kareleriyle güzelleştirmeye calisiyordu..

NESiMi CiMEN (62) 1931 yılında Adana'nın Saimbeyli Kazası`nın Fatmakuylu Köyü'nde doğdu. 1941 yılında on yaşındayken ailesiyle birlikte Kayseri'nin Sarız kasabasına bağlı İncemağara Köyü'ne göçtü. Oniki yaşında heveslenerek cura çalmaya başladı. Bulunduğu ortamda Alevi deyişlerini öğrendi ve çevresinde, kendine özgü yorumlarıyla ilgi gördü. O günden ölümüne kadar curasını elinden bırakmadı, Cimen,Curasıyla birlikte iki Temmuz 1993'te Sivas'ta yandı. Yoksul bir Kürt aileden gelen Cimen. daha çocuk yaşta hayatını çalışarak kazanmaya başlar.Daha sonralari yeni kurulan Türkiye İşçi Partisi ile tanıştı ve bu partiye üye oldu. TİP'in düzenlediği bir çok gecede kendi demelerini ve Alevi deyişlerini çalıp söyledi. 1984'ten 1987 yılına kadar İsveç'te yaşadıktan sonra, orada oturma hakkı olmasına rağmen ülkesine döndü.Türkiye'de eserlerini yayınlamak isteyen Cimen, „acılarımı dile getireyim" dediği eserleri zaman geçmeden yayınlanır. Nesimi Cimen eserleriyle sevenlerine ulaşır.

GÜLENDAR AKCA (25) Divriği`nin Şahin Köyü`nden Ankara'ya uzanan,2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Madımak Otelinde sona eren 25 yıllık bir hayat Gülender Akça'nıin hayatı. Gülender Akça'nın toplumsal kimliğini en iyi anlatan sözler de Ağabeyinin sözleri olmalı: " Herşeyden önce insana insanca muamele edilmeyen, hak ettiği değeri verilmeyen baskının, zulmün, işkencenin, irticanın yoğun olduğu bir dönemde yaşadı. Bu nedenle haksızlığa, zulme, irticaya karşı insan haklarından, demokrasiden, laik düşünceden yana tavıir koydu. Bu anlamda duyarlı bir toplum yaratma çabasında kardeşçe, insanca yaşamak için, insan olmanın onuru ile yaşamak isteyen milyonlarca insandan biri olmak için çaba sarfetti..

METiN ALTIOK (52) Kendini şiire adamıştı. Şair olmanın günün tehlikesini bir sis çanı gibi duyurmak olduğunu vurgulayan bir şair Altiok 13 Ocak 1991 tarihinde "Cemal Süreya Şiir Ödülünü" aldığı gün, "Ben hayatla tam anlamiyla karsi karsiyayim. Aydın olmak muhalif olmayi gerektirir. Aydın karsi koyan insandır, kafa sallayan insan degildir," diyordu..



YASEMiN(17) - ASUMAN SiVRi(16) KARDESLER 1991 yılı ortalarinda, Pir Sultan Abdal Derneği'nin kültürel çalıişmalarina katılıyor ve kısa sürede semah topluluğuna girerler. Asuman Sivri, özverili çalıişmasının karşılığını alarak, Semah hocalığına yükseliyor.AsumanSivri , 1992 yıilıinda Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü'ne girer.



MURAT GÜNES (22)

AHMET ÖZTÜRK ( 21)

KENAN YILMAZ (21)

AHMET ALAN (22)

SERKAN DOGAN (19)
KAYNAK:
http://sosyalist-kurd.net/dergi-mainmenu-28/dergi-sayi-1-mainmenu-105/22-tye/668-mad--rizgari-soresger.html?tmpl=component&print=1&page=


(1) Erdal Ayrancının 29.05.1982 tarihinde Nigde cezaevi'nde yazdığı şiirde Hatice'yi, Zeynep'i ve Sivas'taki akrepleri anlatir.

Hiç yorum yok: