14 Nisan 2008 Pazartesi

''Israr etmeyin, zorla da yapmayacak''


''Israr etmeyin, zorla da yapmayacak''
12-04-2008
"Biz Safdışı’lar olarak vicdani retçileri, taşları döşenmeye başlanan profesyonel ordunun müstakbel “sivil” hizmetlileri olarak değil, militarist kabulleri kıran asiler olarak selamlıyoruz"
Safdışı ve Halil Savda ile Dayanışma İnisiyatifi'nin, dün (11 Nisan) saat 19.00'da, Galatasaray Meydanı'nda, yaklaşık 50-60 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği Vicdani Retçi Halil Savda ile Dayanışma Eylemi, Safdışı'nın şarkıları ve okunan bildirilerle coşkulu bir şekilde geçti...(Bidiriler ve fotoğraflar aşağıda)

Halil Savda ile Dayanışma İnisiyatifi'nin bildirisi

Israr etmeyin, zorla da yapmayacak

‘Paşa paşa’ askere gitseydi 15 ayda bitirecekti. Ama o, bunu seçmedi. Dünyanın her yerinde, her gün devam eden savaşlara karşı çıktı. Ölümleri, katliamları, bireysel ve örgütlü şiddeti olağan bulmadı, sıradanlaştırmadı. Halil Savda aslında, ölmeyi ve öldürmeyi reddetti. Bu yılın Şubat ayında ‘halkı askerlikten soğutma’ gerekçesiyle yargılandığı duruşmasında tekrarlıyordu:

“Keşke dünyadaki herkes soğusa silahtan, savaştan, askerlikten! Evet, ‘askere gitmeyin’ çağrımı yineliyorum. ‘Haklı-haksız’, ‘kirli-temiz’ ayrımlarına gitmeden bütün silahlı organizasyonların ve bütün savaşların kötü ve kirli olduğunu açık ve net bir biçimde vurguluyorum.”

Vicdani reddini, 26 Kasım 2004’te askerlik yapması için götürüldüğü Çorlu’daki askeri birlikte açıklayan Halil Savda, bir ay hapis yatmasının ardından tahliye edildi. 7 Aralık 2006 günü Çorlu Askeri Mahkemesi’nde devam eden, reddine ilişkin davaya katılmak üzere gittiği mahkemede tekrar tutuklandı. Çorlu Askeri Cezaevi’nde psikolojik ve fiziki işkenceye maruz kalan Savda, sık sık hücre cezası aldı; mahkemesine katılmak üzere giden dayanışmacıları da faşist bir saldırıya uğradı. 7,5 ay hapiste yatan Savda, tahliyesinden sonra askerlik yapması için mevcutsuz olarak birliğe sevk edildi. Savda, vicdani retçi olduğu ve askerlik yapmayı reddettiği için, birliğe gitmeyerek, kendi yaşamına devam etti. Bu asker olmadığını her fırsatta söyleyen Savda’yı ikinci kez firari konumuna düşürdü.

Bir başka vicdani retçinin yaşadığı gözaltını protesto etme amacıyla 27 Mart 2008 Perşembe günü Galatasaray Postanesi’nin önünde toplanan grup adına açıklamayı okuyan Halil Savda, eylemin ardından basın mensuplarının da gitmesiyle polis tarafından gözaltına alındı. Toplam 8,5 ay hapis yattıktan sonra 28 Temmuz 2007’de tahliye edilen Halil Savda, cezasının Yargıtay tarafından onandığı ve aranıyor olduğu gerekçe gösterilerek tutuklanarak Kasımpaşa Askeri Cezaevi’ne kondu.

Halil Savda’nın söz konusu davadan, 6 ayı ‘emre itaatsizlik’ ve 15,5 ayı da firardan olmak üzere toplam 21,5 ay kesinleşen hapis cezası bulunuyor. Savda bu cezayı çekmek üzere Çorlu’ya götürüldüğünde hakkında ikinci kez firari olmaktan dolayı dava açılacak. Yargılama sürecinde tahliye edilse dahi Savda, en azından 15,5 aylık cezasını yatacak. Savda ayrıca, İsrail’in 2006 yılındaki Lübnan işgali sırasında savaşta yer almayı reddettikleri için çeşitli hapis cezalarına çarptırılan 40’a yakın vicdani retçi ile dayanışmak için, 2 Ağustos 2006’da İsrail konsolosluğu önündeki eylemde okuduğu savaş karşıtı bildiriden dolayı da TCK 318. maddeden (halkı askerlikten soğutmak) yargılanıyor.

Türkiye’de önceki zamanlarda da cezaevine konan retçiler bitimsiz bir döngünün içine sokulmaya çalışıldı. Askeri cezaevi-mahkeme-birlik sarmalında adeta bir müebbet hapse çarptırıldılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, vicdani retçi Osman Murat Ülke ile ilgili Türkiye’ye verdiği mahkumiyet kararında, retçilere yaptığı muameleyi “sivil ölüm”e mahkum etmek olarak tanımlamıştı. Türkiye dış baskılarla idamı kaldırdı ve şimdi yasal olarak kimseyi öldürmüyor. Ama adını koymadığı müebbetlerde, ölmeyi ve öldürmeyi reddedenleri mahkum ediyor.

‘Paşa paşa’ yapmadı. Israr etmeyin, zorla da yapmayacak. Halil Savda, asker doğmadı ve asker olmayacağını halen tutulduğu cezaevinde haykırıyor. Bunun karşılığında bedeli ceza olan bir suç işlediğine, o da, biz de inanmıyoruz. Aksine insanları ölme ve öldürmeye teşvik eden bu sistemin kendisi bir insanlık suçudur.

Halil Savda ile Dayanışma İnisiyatifi




Safdışı'nın bildirisi

Bugün, ikinci kez tutuklanmış olan Halil Savda için sokaktayız. Bildiğiniz gibi Halil askerlik hizmeti yapmayı reddetti ve herhangi bir silahlı örgütün içinde yer almayacağını ilan etti..

Biz Safdışı’lar olarak vicdani retçileri, taşları döşenmeye başlanan profesyonel ordunun müstakbel “sivil” hizmetlileri olarak değil, militarist kabulleri kıran asiler olarak selamlıyoruz.

Değerli bir “erkeklik” ölçüsü haline getirilmiş askerlik, zaten devasa bir kışlaya çevrilmiş toplumsal hayatımızın bir parçası. Askerileştirme ne sırf devletin militarizmiyle dayatılıyor; ne de ordunun sık sık, hepimizi darbeyle terbiye etme kalkışmalarından ibaret. Kurtaracakları toprakları, toplulukları, milletleri, dinleri, siyasi “davaları” için ölmeyi ve öldürmeyi mubah sayan devlet dışı ve karşıtı silahlı örgütlere de o kanlı karanlığın rutubeti sinmiş. Yani biz militarizm derken “uzak” ve ürkünç bir ihtimalden, kansız-bedensiz savaş görüntülerinden söz ediyor değiliz -onun için bu kelime derin bir ürpertiyle çıkıyor ağzımızdan! Ast-üst ilişkili, baba otoriteli aile yapısından, öğretmenlerin birer “komutan”a dönüştükleri okullardan, “terhis olup” sivil hayatta aynen süren, sokaklara taşan bir kâbustan söz ediyoruz; insanları, hayvanları, doğayı, yaşama sevincini yok eden, herkesi ve her şeyi tektipleştirmeye çalışan bir kültürden! İşgali, evlerimizin içine sızıyor; şiddetle, ölüsevicilikle, gözü dönük bir kâr ve iktidar hırsıyla, kaskatı ataerkiyle, itaatkâr kitleleriyle beslenen, bu topraklarda kökleri sağlam tutmuş bir “alışkanlık” militarizm!

Gündelik dilimizden, edamızdan, algımızdan başlayarak bu “alışkanlığın” içimize işlemesine, herhangi bir şekilde yeniden üretilmesine en ufak bir katkıda bulunmaya hiç niyetimiz yok!. Bizleri asla şiddetin taraflarından birinin yanında göremezsiniz. Ama kalplerimiz meçhul asker kaçaklarıyla, sıkılı yumruklarını açmayı başaran her erkekle, “kurtarıcı erkek” ordu imgesini hafızasından silmiş her kadınla birlikte atıyor!

Gayri-nizami selamlarımızla, SAFdışı

**

Etkinlik sırasında okunan, Yunanistan Vicdani Retçiler Birliği'nin basın açıklaması

Yunanistan Vicdani Retçiler Birliği üyesi Babis Akrivopoulos, 15 nisan 2008 tarihinde “itaatsizlikten” yargilanacağı davasını bekliyor. Akrivopoulos, Yunanistan Deniz Kuvvetleri’nde görev yapmayı reddettiğini duyurmuştur.

Yunanistan Vicdani Retçiler Birliği, Babis Akrivopoulos’u desteklediğini ve onun askeri mahkemede yargılanmasının durdurulması için eylemlerde bulunacağını bildirir.

Babis Akrivopoulos’in açıklaması:

Atina, 10 Nisan 2008
15 Nisan’da, “barış zamanında itaatsizlik” suçlamasıyla mahkemeye çağırıldım. Bir sivil olduğum ve asker olmadığım için, bu askeri mahkemeyi demokrasi karşıtı ve yasadışı buluyorum, bu yüzden bu mahkemeye katılmayacağım ve avukat ile temsil edilmeyeceğim.
Bir pasifist ve vicdani retçi olarak, “itaatsizlik”in ne barış ne de savaş zamanında suç olabileceğini kabul etmiyorum. Ücretsiz olarak devlet hizmetinde görev almayı kabul etmediğim gibi savaş zamanında emir altında öldürmeyi de istemiyorum. Bence silahlı kuvvetler mantıksız bir savaş mekanizmasından başka bir mantık değil ve ben bu mantığın bir parçası olmayı kabul etmiyorum. Söz verebileceğim tek eylem ve ideoloji şiddetsiz bir dünyada insanlığın, her türlü şoven ve barbarlıktan uzak bir arada yaşamasıdır.

Babis Akrivopoulos
Yunanistan Vicdani Retçiler Birliği

32 yaşındaki Babis Akrivopoulos 2004’den beri total retçi. 1 yıllık Deniz Kuvvetleri “zorunlu hizmeti”ni pasifist görüşlerinden dolayı reddetti.

Hiç yorum yok: