4 Nisan 2008 Cuma

KÜBA "Sarı Sıcak Bir Pencere"


Latinbilgi yazarlarından Cüneyt Göksu ve Serpil Yıldız’ın “Küba – Sarı Sıcak Bir Pencere” adlı kitapları Beyaz Vizyon yayınlarından çıktı. Göksu ve Yıldız, uzun soluklu ortak bir çalışmanın ürünü olan bu kitapla Kübalıların gündelik yaşantısından, devrimin kazanımlarına, Küba turizmine ve kültürüne kadar pek çok konuda okura bir fikir edindirmeye çalışıyor.

“2005 yılı 1 Mayıs yer Havana… Fidel’in bir yanında Ortega, diğer yanında Morales… Şimdi ikisi de ülkesinde lider, Fidel ise görevlerini devretmiş durumda…

Küba’nın sosyalizm anlayışı, başardıkları, ülkenin nasıl bir antiemperyalist mücadeleyle bağımsızlığına kavuştuğu, Castro ve Che Guevara üzerine şimdiye dek çok yazıldı, çizildi. ABD’nin burnunun dibinde, ona karşı nasıl direndiği, umudu nasıl yaşattığı, eşitlikten, bağımsızlıktan, emekten, aydınlanmadan yana bir siyasal ve toplumsal düzene dönük özlemleri nasıl diri tuttuğu hep saygıyla selamlandı. Son olarak Küba lideri Castro’nun, görevini bırakması da dünyada geniş yankı buldu. ABD ve müttefikleri bu karardan duydukları memnuniyeti ifade ettiler. Castro’nun bu kararı nedeniyle, onun savunduğu ilke ve değerler, Küba’nın başardıkları ve ortaya koyduğu siyasal iddia, kendisini solcu görmeyenlerin bile saygısını, takdirini kazanan direnci, bir kez daha gündeme geldi. Kısa süre önce piyasaya çıkan Küba, "Sarı Sıcak Bir Pencere" adlı çalışma, bu ülkenin sadece siyasal, ekonomik, toplumsal düzenini ortaya koymayan, bunun yanında ülkedeki günlük yaşamı, kültürel hayatı da inceleyen bir kitap. "Sarı sıcak bir pencere" alt başlığını taşıyan eserin iki yazarı Cüneyt Göksu ve Serpil Yıldız, iki uzun geziden sonra izlenimlerini, deneyimlerini, tanıklıklarını, gözlemlerini hayatın içinden, sokaktaki insanların gözüyle yansıtmaya çalışmışlar. Kitapta 400 yıllık bağımsızlık savaşının kahramanlarını, emperyalizmi yenen kadroların devleti yeniden inşa süreçlerini, Jose Marti’yi, devrimi, sosyalizmi, özgürlüğü okurken, sıradan insanların direncini ve umudunu da görüyorsunuz. Kitabı eline alan okur, Küba’ya hiç gitmemiş olsa da hayalindeki, umudundaki, yüreğindeki Küba’yı görüyor, onu selamlıyor. Kübalıların evlerine misafir oluyor, işçilerle, köylülerle, öğretmenlerle, doktorlarla, mühendislerle sohbet ediyor, onlarla birlikte rom ve puronun tadına bakıyor ve yine onlarla birlikte Küba’nın neleri başardığını tartışıyor. Kübalılarla Fidel Castro’nun 3-4 saatlik uzun söylevlerini dinliyor. Bir milyon kişinin meydanı doldurduğu Havana’da, Fidel’in hastalanmadan önceki son 1 Mayıs kutlamalarına katılıyor, sağlık ve eğitim sistemini gözlemliyor. Küba’nın bağımsızlıkçı, dayanışmacı toplumsal düzenini, ulus kavramını inceliyor. Küçük yaştaki öğrencilerin seçim sandıklarında niye görevlendirildiklerini, AB’nin Guantanamo Üssü hakkında Kübalıların ne düşündüğünü, Domuzlar Körfezi Çıkarması’nda ABD’yi yenen gerillaların şimdi ne iş yaptıklarını, dünyanın en düşük işsizlik oranına nasıl ulaşıldığını öğreniyor. Sözlüklerinde "ırkçılık" sözcüğünün bulunmadığı Küba’da toplumsal dinamikleri, turizmin neler getirdiğini ve ne tür sorunlar yarattığını, halkın her şeye rağmen nasıl neşesini koruyup, sokaklarda dans ederek yürüdüğünü keşfediyor. Önsözünü Küba’nın Türkiye büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal’ın yazdığı kitapta, antiemperyalist bir isyanı, bağımsızlığa dönük inancı, ABD’nin tüm çullanışlarına rağmen dimdik durmayı başaran bir inadı ve emekten yana bir toplumsal düzen iddiasını ortaya koyan yazarlar, 7 bin 500 saydam arasından seçip, çalışmanın sonuna koydukları Küba resimleriyle de okura Küba’yı gezdiriyorlar. Kitap bu yönüyle de, son yıllarda oldukça revaçta olan gezilerinden, turistik, sosyetik ve medyatik Küba seyahatlerinden farklı olduğunu kanıtlıyor. Sınırlı bir bütçeyle yola çıkan ve orada halkın arasında yaşayan, onlarla yiyip- içen, onlarla gezip- eğlenen iki gezginin ülke içinde toplam 5 bin kilometre yol yaparak, trenle, otobüsle dolaşarak gördüklerini aktardıkları kitap, okuru bir çırpıda içine çekiyor. Küba’ya ilk gidişlerinde şehirleri, ikinci gidişlerinde ise kırsal alanları daha çok gezen yazarlar, Küba meraklıları, Küba sevdalıları, Küba’ya bir gün gitmek isteyenler için de çok işlevsel, çok yararlı bilgiler veriyorlar. Küba’ya giderken yanınızda götüreceğiniz para birimi ve miktarından, bu ülkedeki internet kullanımına, evlerin belli bölümünün turizme açılması, konaklama amaçlı kiralanmasıyla hizmet veren ve "Casa Particular" denilen evler için nasıl rezervasyon yapıldığından Küba mutfağına, yanınıza alacağınız giysilerden, hangi küçük armağanlara öncelik vermeniz gerektiğine kadar çok faydalı bilgileri sıralıyorlar. Kitabın başlangıç bölümünde yer alan kronolojik Küba tarihçesi de ülkenin geçmişini önemli tarihler ve konu başlıkları üzerinden öğrenmek, Küba tarihindeki kırılma noktalarını bilmek isteyenler için yararlı bir bölüm olarak dikkat çekiyor. Aynı şekilde kitabın sonunda, Küba’ya ilişkin önemli web adresleri de yer alıyor. Kısacası Göksu ve Yıldız’ın Küba’sı, yüreklerde ve belleklerde gerçekten "sarı, sıcak bir pencere açarak", insanların, emeğe, özgürlüğe, eşitliğe, dayanışmaya, bağımsızlığa ilişkin umudunu arttırıyor, direncini pekiştiriyor.”

Sertaç EŞ

Hiç yorum yok: